Ruhsal Dayanıklılık Finansal Kaçınma Eğilimlerini Etkiler mi? (Does Resilience Affect Aversion Based Behavioral Finance Biases?)
Abstract:
This research is the first study to examine the relationship between aversion based behavioral finance biases and resilience. The aim of the study is to find out whether there is any significant relationship between selected aversion based behavioral finance biases and resilience or not. In this study, in order to measure ambiguity aversion, loss aversion and regret aversion behavioral finance biases, two questions for each biases with 5-point Likert-type response scale and in order to measure the resilience, the Turkish version of the Resilience Scale for Adults were used. The findings show that there is a negative significant relationship between aversion based behavioral finance biases and resilience. In the study, although it is found that there is a significant relationship between aversion based behavioral finance biases and age; no significant relationship is found between aversion based behavioral finance biases and gender, marital status and education level. The statistically meaningful relationship between aversion based behavioral finance biases and resilience suggests that; by using some methods for empowering the resilience which is a developable competency; it could be thought that some effects could be created in order to reduce the anomalies as a result of aversion based behavioral finance biases.
1. Giriş
Karar verme, alternatifler arasından en iyi olanın seçilmesi sürecidir. Yatırım yapmanın temelindeki asıl eylem de karar vermedir. İnsanın karar verme davranışını başlangıçta rasyonel olarak ele alan rasyonel karar modellerini, insan davranışlarının her zaman rasyonel olmadığı temelini esas alan modeller takip etmiştir (Hamurcu ve Aslanoğlu, 2016). Keynes (1921), “Mantıksal Olasılık” kavramını geliştirdiği kitabında, karar verme sürecinde elde edilen bilginin anlamı, önemi veya gerçekleşme olasılığına olan inanç arasındaki farkı ortaya koymuştur. Knight (1921), olasılıkları belli ve ölçülebilir şekilde ifade edilen riskli durumlar ile olasılıkları bilinmeyen ve ölçülemeyen belirsizlik içeren karar durumlarının birbirinden ayırt edilmesi gereken farklı kavramlar olduğu görüşünü paylaşmıştır. Risk altında karar verme konusundaki en yaygın yaklaşım, bilinen olasılıkları esas alan ve olasılıkların ağırlıklandırıldığı bir teori olan beklenen fayda teorisidir. Von Neumann ve Morgenstern (1947) tarafından ortaya atılan beklenen fayda teorisi, bir karara ait olası sonuçların olasılıklarının bilindiğini varsayar.
Beklenen fayda teorisi için ilk eleştiri Allais (1953) tarafından yapılmıştır. Bunun ardından Savage (1954), olasılıkların objektif olarak bilinmesinin bir şart olmadığını savunan muğlak bir olasılık algısı taşıyan subjektif beklenen fayda teorisini gündeme getiriştir. Ellsberg (1961) yaptığı çalışma ile, gerçek bir karar verme sürecinin aslında subjektif beklenen fayda teorisinin de ötesinde olduğunu, olaya ait kesinlik ve belirsizlik durumunun süreçte etken olduğunu iddia etmiştir. Bu çalışmada elde edilen bulgulara Ellsberg Paradoksu adı verilmiştir. Ellsberg paradoksunun, matematiksel işlemler sırasında yapılan hatalı işlemlere veya düşünsel süreçteki mantıksal yanılgılara benzeyen özel muhakeme hataları şeklinde olduğu Howard (1992) tarafından ifade edilmiştir. Slovic ve Tversky (1974) yaptıkları çalışmada, belirli karar durumları karşısında verilen kararlarda bu duruma karşı geliştirilen bağışıklık durumunun gözlendiğini tespit etmişlerdir. Tversky & Kahneman ise 1974 yılında belirsizlik altında karar verme, 1983 yılında birleştirme ve ayırma hatası ve 1992 yılında toplam beklenti teorisine ait çalışmaları tamamlamışlardır.
Yukarıda önemli olanlarına değinilen çok sayıdaki çalışmalardan elde edilen sonuçlar, riskli ve belirsiz durumlar karşısında alınan kararlarda, rasyonel olmayan, bir diğer ifade ile rasyonel durumlara kıyasla anomali içeren, davranışsal finans eğilimlerinin daha fazla etkili olduğunu göstermektedir. (Hamurcu ve Hamurcu, 2017). Kişilerin sahip olduklarıdeğersistemleridebueğilimlerietkilemektedir(Şenkardeşler,2016).
Belirsizlikten kaçınma, kayıptan kaçınma ve pişmanlıktan kaçınma davranışları, kaçınma içeren davranışsal finans eğilimleri arasında yer almaktadır.
Belirsizlikten kaçında eğilimi, olasılık dağılımlarının subjektif olarak değerlendirildiği veya olasılık dağılımlarının belirsiz olduğu karar verme durumlarında yaşanan ve tereddüt duygusunu önlemek için gösterilen kaçınma davranışıdır. Fox and Tversky (1995), karşılaştırmalı bilgi eksikliği hipotezlerinde belirsizlikten kaçınma eğiliminin, daha az belirsiz olaylar veya çok fazla bilgi sahibi kişiler arasındaki kıyaslamadan kaynaklandığını savunmuşlardır.
Kayıptan kaçınma eğilimi, karar verme durumunda olaya verilen değerin bir referans noktasına göre belirlendiği ve kayıpların kazançlara kıyasla algılanan etkisinin daha fazla olduğu durumlarda, gösterilen davranışların bütünüdür. Kahneman ve Tversky 1979 yılında yaptıkları çalışmalarında kayıptan kaçınma dürtüsünün, kazanç elde etmeden daha güçlü olduğunu savunmuşlardır.
Pişmanlıktan kaçınma eğilimi, sonuçları olumsuz olarak değerlendirilen kararların verilmesinin önüne geçerek ortaya çıkabilecek pişmanlık duygusunun önlenmeye çalışıldığı davranışları ifade etmektedir. Pişmanlıktan kaçınma eğilimi gösteren kişiler, gerçekleştirmedikleri eylemler yüzünden fırsatları kaçırma, gerçekleştirdikleri eylemler için ise yanlış kararlar vermenin yaratacağı sıkıntı durumunun önüne geçemeye çalışırlar (Pompian, 2011).
İngilizce “Resilience” olarak ifade edilen Ruhsal dayanıklılık kelimesinin kökeni Latince olan “resiliō” ‘dan gelmektedir. Kelime anlamı itibarıyla ilk haline geri dönebilme kabiliyeti şeklinde ifade edilmektedir. Ruhsal dayanıklılık, uzun süreli olarak stres kaynaklarına ve çeşitli zor durumlara karşı esnek kalabilme ve yeni duruma adapta olma davranışı olarak da tanımlanmaktadır. Düşüncelerde, duygularda ve davranışlarda sahip olunacak ruhsal dayanıklılık yeteneği, bireysel güçlenmeyi de beraberinde getirecektir (Pemberton, 2015).
Ruhsal dayanıklılığın bir diğer açıklaması ise, sağlıklı bir gelişim sağlama sürecinde karşılaşılabilecek risklere rağmen, hızlı bir şekilde yeni duruma adaptasyon sağlayarak istenilen sonuçlara ulaşma becerisi olduğu şeklindedir (Masten, Hubbard, Gest, Tellegen, Garmezy & Ramirez, 1999).
Ruhsal dayanıklılığın, kişiye gerçekçi bir bakış açısı kazandırarak zor durumlar ile başa çıkma becerisini güçlendiren geliştirilebilir bir yetkinlik olması, ruhsal dayanıklılıkta sağlanacak iyileşmenin, kişilerdeki davranışsal finans eğilim anomalilerini azaltma etkisi yaratabileceği hipotezini akıllara getirmiştir. Literatür incelendiğinde bu ilişki üzerine herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle, seçilen davranışsal finans eğilimleri ile ruhsal dayanıklılık arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki olup olmadığını ortaya çıkarma amacıyla bu çalışma yapılmıştır. Bu çalışma davranışsal finans eğilimleri ile ruhsal dayanıklılık arasındaki ilişkiyi inceleyen ilk çalışma niteliğindedir.
2. Yöntem
Bu araştırma beş aşamada gerçekleştirilmiştir; literatür araştırma çalışması, formların hazırlanması, çalışmanın duyurulması ve başvuruların alınması, uygulama formunun araştırma grubuna uygulanması ve elde edilen verilere istatistiksel analizlerin yapılması. Çalışmada davranışsal finans eğilimlerini, ruhsal dayanıklılığı ve sosyo demografik faktörleri ölçmek amacıyla hazırlanan üç ayrı form kullanılmıştır: Çalışmada kullanılan ölçüm yöntemleri, gönüllü katılımcılara yüz yüze yapılan görüşmeler ile uygulanmıştır. Tüm analizler SPSS Ver.20 kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Bu niteliksel çalışma, Eylül, Ekim ve Kasım 2018 tarihleri arasında Ankara'da 16’sı kadın ve 16’sı erkek üniversite mezunu 32 gönüllü ile iki ayrı oturumda gerçekleştirilmiştir. Her oturumda, çalışma formları katılımcılara yüz yüze bire bir olarak uygulanmıştır.
3. Kaçınma Davranışsal Finans Eğilimleri
Belirsizlikten kaçınma, kayıptan kaçınma ve pişmanlıktan kaçınma davranışsal finans eğilimlerini ölçmek amacıyla bir form hazırlanmıştır. Katılımcılara bu formda her bir eğilim için ikişer soru yöneltilmiştir. Yöneltilen soruların hazırlanmasında, Pompian’ın (2011) “Behavioral Finance and Wealth Management” kitabından faydalanılmıştır.
Bu formda her bir eğilimin kişide görülüp görülmeme durumlarını yansıtan seçeneklerin farklı uçlarda yer aldığı ve her soru için beş ayrı kutudan birisinin işaretleneceği bir değerlendirme yapısı kullanılmıştır. Yüksek puanlar, daha yüksek seviyelerdeki kaçınma davranışsal finans eğilimlerini ve daha düşük puanlar ise daha düşük seviyelerdeki davranışsal finans eğilimlerini ifade etmektedir.
Kaçınma Davranışsal finans eğilimlerini ölçmek için katılımcılara yöneltilen sorular aşağıdaki şekildedir:
Belirsizlikten Kaçınma Eğilimi
Soru 1: Taraftarı olduğunuz bir takımın maçının başlamasından hemen öncesinde yanınıza tanımadığınız bir kişi yaklaşarak bir bahis önerisinde bulunuyor. Bu kişi size öncelikle takımınızın kazanma için ne kadar bahse gireceğinizi soruyor. Siz de bu bahsin 1:1 oranında (%50) olduğunu hesaplıyorsunuz, çünkü takımınızın karşısındaki rakibi onun kadar güçlü. Bu kişi size eğer isterseniz söylediğiniz bahis oranında bir oyun oynayabileceğinizi söylüyor. Siz bu tahmininizden oldukça emin olarak bu oyunu kabul ediyorsunuz. Ardından bu kişi çantasından taşınabilir bir bahis makinası çıkarıyor ve bu makineden gelecek sonuç üzerinden de ikinci bir oyun oynayabileceğinizi söylüyor. Bu bahis makinasının her oyunda %50 ihtimalle 3 aynı resmi gösterdiği bilgisi sizinle paylaşılıyor. Her iki oyun önerisi için de aynı miktarda paranın söz konusu olduğunu varsayarsak, hangi oyunu oynamayı tercih ederdiniz?
Soru 2: Soru 1’deki senaryo aynı ancak, siz tuttuğunuz olduğunuz takımın yalnızca taraftarı değil aynı zamanda takımın bu duruma gelmesine yardımınız oldu ve ligdeki tüm rakiplerinizi çok iyi tanıyorsunuz. Bu sefer, yanınıza bu kişi yaklaştığında, sonucun 1:2 oranında (%67) kendi takımınız lehine sonuçlanacağını hesaplıyorsunuz. Bu kişinin oyun oynama teklifini, takımınıza ait oldukça önemli miktarda bilgiye sahip olmanızın verdiği güvenle kabul ediyorsunuz. Tam da bu sırada bu kişi daha öncesinde olduğu gibi bahis makinasını çıkararak ikinci bir oyun teklifinde bulunuyor. Bu sefer bahis makinasının her oyunda %70 ihtimalle 3 aynı resmi gösterdiği bilgisi sizinle paylaşılıyor. Her iki oyun önerisi için de aynı miktarda paranın söz konusu olduğunu varsayarsak, hangi oyunu oynamayı tercih ederdiniz?
Kayıptan Kaçınma Eğilimi:
Soru 1: 100.000 TL tutarında bir yatırım planınız olduğunu düşünün. Size iki alternatif sunuluyor. Hangisini tercih edersiniz?
a. En kötü durumda hiç para kazanmama ihtimaline rağmen, 100.000 TL’yi garanti geri alma
b. %50 ihtimalle 140.000 TL ve %50 ihtimalle 70.000 TL elde etme
Soru 2: 140.000 TL tutarında bir yatırım planınız olduğunu düşünün. Size iki alternatif sunuluyor. Hangisini tercih edersiniz?
a. 120.000 TL’yi garanti geri alma
b. %50 ihtimalle 150.000 TL’yi ve %50 ihtimalle 100.000 TL’yi geri alma.
Pişmanlıktan Kaçınma Eğilimi:
Soru 1: Bir hisse senedine yatırım yaptınız ve bu hisse senedi 1 yıl sonunda %10 değer kazanacak. Portföy dengeleme amacıyla bu hisse senetlerini satmaya karar verdiniz. Fakat bir gazetede bu hisse senedinin yükseleceği yönünde bir haberle karşılaşıyorsunuz. Gerçekten yükselebilir mi diye düşünüyorsunuz. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi sizin göstereceğiniz davranıştır?
a. Beklemede kalır daha sonra satmayı düşünürüm. Eğer satarsam ve yükselirse çok pişman olurum.
b. Hisse senedinin daha sonra nasıl hareket edeceği düşüncesini aklıma getirmeden satarım.
Soru 2: Bir hisse senedinden 100 adet almaya karar verdiniz. 50 TL’den 50 adet hisseyi şimdi alıyorsunuz ve kalan 50 adet için ise strateji amaçlı bir kaç gün bekliyorsunuz. Kısa bir süre sonra, borsada genel bir düşüş oluyor ve aynı hisse senedi 45 TL’den işlem görmeye başlıyor. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi sizin bu durumdaki düşüncenizi yansıtır?
a. Muhtemelen, hisse senedini aldığım ilk fiyata gelinceye kadar beklerim. Bu hisse senedinin 45 TL’nin altına düştüğünü görmek istemem; çünkü ilk alma kararını verdiğime pişman olurum.
b. Muhtemelen kalan 50 hisseyi satın alırım. Hatta 45 TL’nin altına düşse bile, pişmanlık yaşayacağımı düşünmüyorum.
4. Ruhsal Dayanıklılık
Ruhsal dayanaklılığı ölçmek için Yetişkinler İçin Ruhsal Dayanıklılık Ölçeğinin Türkçe versiyonunun bulunduğu bir form kullanılmıştır.
Yetişkinler İçin Ruhsal Dayanıklılık Ölçeği, katılımcıların kendi kendine yanıtlayacakları 33 maddeden oluşan 6 boyutlu bir yapıdadır (Basım&Çetin, 2011).
Kendilik algısı (6 madde): Kişinin kendisine ait sahip olduğu öz değerlendirme ve öz farkındalığını ifade etmektedir.
Gelecek algısı (4 madde): Olumlu bakış açısı çerçevesinde, kişinin geleceğe yönelik olarak olumlu sonuçlara ait beklenti algısını ifade etmektedir.
Yapısal stil (4 madde): Kişinin kendine güven, güçlü yönler, öz disiplin, planlama ve hedef belirleme gibi bireysel özelliklerden meydana gelmektedir.
Sosyal yetkinlik (6 madde): Kişilerin sosyal çevreleri ile olan ilişkilerinde olumlu / sıcak kişilerarası becerilerden faydalanma becerileridir.
Aile bağlılığı (6 madde): Kişi ile aile üyeleri arasındaki karşılıklı desteği göstermektedir. Sosyal kaynaklar (7 madde): Kişinin destek veya yardıma ulaşmak için sahip olduğu sosyal kaynakları göstermektedir.
Yetişkinler İçin Ruhsal Dayanıklılık Ölçeğinde, önyargılı değerlendirmelerden kaçınmak için, her bir öğenin olumlu ve olumsuz özelliklerinin farklı taraflara yerleştirildiği beş ayrı kutudan oluşan cevaplar kullanılmaktadır.
Yetişkinler için ruhsal dayanıklılık puanlarını doğru olarak hesaplayabilmek için, negatif öğeler ile pozitif olanlara arasında dönüşüm işleminin yapılması gerekmektedir. Daha yüksek puanlar, daha yüksek seviyelerdeki ruhsal dayanıklılığı ve daha düşük puanlar ise daha düşük seviyelerdeki ruhsal dayanıklılık anlamına gelir.
5. Sosyo Demografik Faktörler
Katılımcıların sosyo demografik özelliklerini tespit etmek amacıyla yaş, medeni durum, cinsiyet ve eğitim düzeyine ait sorulardan oluşan bir form hazırlanmıştır.
6. Bulgular
Bu bölümde çalışma sürecinde elde edilen veriler üzerinde yapılan analiz sonuçları yer almaktadır.
| 20-29 |
| 30-39 |
| 40-49 |
|
Yaş | 34,38 | % | 28,13 | % | 37,50 | % |
| Kadın |
| Erkek |
|
|
|
Cinsiyet | 50,00 | % | 50,00 | % |
|
|
| Evli |
| Bekar |
|
|
|
Medeni Durum | 43,75 | % | 56,25 | % |
|
|
| Üniversite Mezunu |
|
|
|
|
|
Eğitim Düzeyi | 100,00 | % |
|
|
|
|
Tablo 1, katılımcıların yaş, cinsiyet, medeni durum ve eğitim düzeylerine ait dağılımları göstermektedir.
| Belirsizlikten Kaçınma Eğilimi | Kayıptan Kaçınma Eğilimi | Pişmanlıktan Kaçınma Eğilimi | Kaçınma Temelli Davranışsal Finans Eğilimleri Toplam | Yetişkinler İçin Ruhsal Dayanıklılık Ölçeği |
Cronbach Alpha | 0,803 | 0,952 | 0,938 | 0,952 | 0,911 |
Çalışma sırasında kullanılan formlarda katılımcılara yöneltilen sorulara ait hesaplanan güvenilirlik analizi sonuçları Tablo 2 de yer almaktadır. Elde edilen bu değerler, çalışmanın yüksek güvenilirlik seviyesine sahip olduğunu ifade etmektedir.
İlişkisel çalışmalar öncesinde uygulanan istatistiksel analiz sonuçları verilerin normal dağılıma sahip ve homojen yapıda olduğunu göstermektedir. Bu özellikleri nedeniyle elde edilen bu sonuçlar, verilerin parametrik olduğunu işaret etmektedir.
Çalışmada yer alan değişkenler arasındaki neden sonuç ilişkisini tespit edebilmek amacıyla regresyon analizi yapılmıştır. Ruhsal dayanıklılık bağımsız değişkeninin, kaçınma temelli davranışsal eğilimler üzerindeki etkisini gösteren analiz sonucu Tablo 3’te verilmektedir.
Model | Kareler Toplamı (Sum of Squares) | df | Kareler Ortalaması (Mean Square) | F | Anlamlıl ık (Sig.) | |
Belirsizlikten Kaçınma Eğilimi | Regresyon | 87,613 | 1 | 87,613 | 35,953 | ,000b |
Artık (Residual) | 73,106 | 30 | 2,437 | |||
Toplam | 160,719 | 31 | ||||
Kayıptan Kaçınma Eğilimi | Regresyon | 59,840 | 1 | 59,840 | 28,480 | ,000b |
Artık (Residual) | 63,035 | 30 | 2,101 | |||
Toplam | 122,875 | 31 | ||||
Pişmanlıktan Kaçınma Eğilimi | Regresyon | 135,778 | 1 | 135,778 | 54,536 | ,000b |
Artık (Residual) | 74,691 | 30 | 2,490 | |||
Toplam | 210,469 | 31 | ||||
Kaçınma Temelli Davranışsal Finans Eğilimleri Toplamı | Regresyon | 826,459 | 1 | 826,459 | 51,542 | ,000b |
Artık (Residual) | 481,041 | 30 | 16,035 | |||
Toplam | 1307,500 | 31 |
Regresyon analizi sonucu elde edilen Tablo 3’ün Anlamlılık (Sig.) sütunundaki değerlerin tamamının 0,01’den küçük olması, değişkenler arasındaki ilişkinin p < 0,01 seviyesinde anlamlı olduğunu ifade etmektedir.
Değişkenler arasındaki ilişkinin yönü ve şiddeti hakkında bilgi edinebilmek amacıyla, değişkenlere uygulanan ikili Korelasyon analizi sonuçları Tablo 4’te verilmektedir.
Belirsizlikten Kaçınma Eğilimi | Kayıptan Kaçınma Eğilimi | Pişmanlıktan Kaçınma Eğilimi | Kaçınma Davranışsal Finans Eğilimleri Toplam | ||
Ruhsal Dayanıklılık | Pearson Korelasyonu | -,738** | -,698** | -,803** | -,795** |
Anlamlılık (Sig. (2-tailed)) | ,000 | ,000 | ,000 | ,000 | |
N | 32 | 32 | 32 | 32 |
Tablo 4’ün Pearson Korelasyon satırındaki değerler Ruhsal dayanıklılık ile belirsizlikten kaçınma, kayıptan kaçınma, pişmanlıktan kaçınma ve kaçınma temelli davranışsal finans eğilimlerinin toplamı arasında negatif yönlü doğrusal ilişkiler olduğunu göstermektedir. Yaş ile kaçınma temelli davranışsal finans eğilimleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek amacıyla, Bağımsız Örneklem Tek Yönlü Varyans Analizi uygulanmış ve analiz sonucu Tablo 5’teki bilgilere ulaşılmıştır.
| Kareler Toplamı (Sum of Squares) | df | Kareler Ortalaması (Mean Square) | F | Anlamlıllık (Sig.) | |
Belirsizlikten Kaçınma Eğilimi | Gruplar arası (Between Groups) | 42,368 | 2 | 21,184 | 5,191 | ,012 |
Gruplar içi (Within Groups) | 118,351 | 29 | 4,081 |
|
| |
Toplam (Total) | 160,719 | 31 |
|
|
| |
Kayıptan Kaçınma Eğilimi | Gruplar arası (Between Groups) | 40,683 | 2 | 20,342 | 7,177 | ,003 |
Gruplar içi (Within Groups) | 82,192 | 29 | 2,834 |
|
| |
Toplam (Total) | 122,875 | 31 |
|
|
| |
Pişmanlıktan Kaçınma Eğilimi | Gruplar arası (Between Groups) | 63,701 | 2 | 31,851 | 6,293 | ,005 |
Gruplar içi (Within Groups) | 146,768 | 29 | 5,061 |
|
| |
Toplam (Total) | 210,469 | 31 |
|
|
| |
Kaçınma Davranışsal Finans Eğilimleri Toplam | Gruplar arası (Between Groups) | 425,391 | 2 | 212,696 | 6,993 | ,003 |
Gruplar içi (Within Groups) | 882,109 | 29 | 30,418 |
|
| |
Toplam (Total) | 1307,500 | 31 |
|
|
|
Tablo 5’in Anlamlılık (Sig.) sütunundaki değerler p < 0,05 seviyesinde kaçınma temelli davranışsal finans eğilimlerine ait değişkenler ile yaş arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, cinsiyet, medeni durum ve eğitim düzeyi sosyo demografi özellikleri ile kaçınma temelli davranışsal finans eğilimleri arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Aralarında anlamlı ilişki bulunmayan değişkenlere tabloda yer verilmemiştir.
Değişkenler arasındaki ilişkinin değişimi ise Tablo 6’da görülmektedir.
| N | Ortalama (Mean) | Standart Sapma (Std. Deviation) | |
Belirsizlikten Kaçınma Eğilimi | 20-29 yaş | 11 | 5,36 | 2,501 |
30-39 yaş | 9 | 8,11 | 1,764 | |
40-49 yaş | 12 | 7,42 | 1,676 | |
Toplam | 32 | 6,91 | 2,277 | |
Kayıptan Kaçınma Eğilimi | 20-29 yaş | 11 | 6,18 | 1,779 |
30-39 yaş | 9 | 8,89 | 2,205 | |
40-49 yaş | 12 | 8,17 | 1,030 | |
Toplam | 32 | 7,69 | 1,991 | |
Pişmanlıktan Kaçınma Eğilimi | 20-29 yaş | 11 | 4,64 | 2,580 |
30-39 yaş | 9 | 8,22 | 2,108 | |
40-49 yaş | 12 | 6,33 | 2,015 | |
Toplam | 32 | 6,28 | 2,606 | |
Kaçınma Davranışsal Finans Eğilimleri Toplam | 20-29 yaş | 11 | 16,18 | 6,570 |
30-39 yaş | 9 | 25,22 | 5,495 | |
40-49 yaş | 12 | 21,92 | 4,358 | |
Toplam | 32 | 20,88 | 6,494 |
7. Sonuç ve Tartışma
Bu çalışmada elde edilen bulgular, kaçınma temelli davranışsal finans eğilimlerinin ruhsal dayanıklılık ile ters yönlü ilişkisini göstermesi açısından önemli bir sonuca sahiptir. İki değişken arasındaki ilişkiyi gösteren bu sonuçlar, geliştirilebilir bir yetkinlik olan ruhsal dayanıklılığın artırılması yöntemi ile kaçınma temelli davranışsal finans eğilimlerinin kişilerde ve piyasalarda yaratabileceği anomalilerin azaltılması yönünde bir takım etkilerin yaratılabileceğini düşündürmektedir.
Yapılan analiz sonuçları, kaçınma temelli davranışsal finans eğilimleri ile yaş arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. 20-29 yaş aralığında en düşük seviyelerde olan belirsizlikten kaçınma, kayıptan kaçınma, pişmanlıktan kaçınma ve kaçınma temelli davranışsal finans eğilimlerin toplamının, 30-39 yaş aralığında en yüksek ortalama seviyeye çıktığı, 40-49 yaş aralığında ise bir düşüş gösterdiği, ancak 20- 29 yaş aralığındaki ortalama seviyeden daha yüksek bir ortalamada olduğu elde edilen diğer bulgular arasında karşımıza çıkmaktadır.
20-29 yaş aralığı için elde edilen yukarıdaki bu sonuçlar kişilerin, zarar getiren yatırımlara ait olumsuz tecrübeleri henüz fazlaca yaşamamış olmaları ve düzenli işe girişle birlikte gelirlerinde artış sağlamaları gibi etkenlerin, verdikleri yatırım kararlarında daha cesurca davranmalarına neden olarak finansal kaçınma eğilimlerini azaltmış olabileceği şeklinde yorumlanabilir. Sonuçların 30-39 yaş aralığı için elde edilen kısmı kişilerin, bu yaşa gelene kadar yaşamaları olası finansal kayıplardan elde ettikleri tecrübelerin, evlilik ve çocuk sahibi olma gibi durumların kattığı sorumlulukların, iş ve yaşam standartlarını devam ettirme çabalarının ve buna benzer faktörlerin birikim yapma potansiyellerini düşürüp, az miktarda yaptıkları birikimleri yatırıma dönüştürme ihtimallerini azaltan bir mekanizmanın varlığının finansal kaçınma eğilimlerini artırmış olabileceğini akıllara getirmektedir. 40-49 yaş aralığı için elde edilen yukarıdaki bulgular, kişilerin bu yaş aralığında finansal bilgi ve tecrübelerini daha akılcı şekilde yorumlamaya başlayarak, bu zamana kadar yaptıkları birikimlerini artık anomaliden uzak, akılcı ve gerçekçi bir bakış açısı ile en uygun finansal araçlara yöneltme yetkinliği ile yatırım yapmaya başlamalarının finansal kaçınma eğilimlerini azaltmış olabileceği şeklinde yorumlanabilir.
Ayrıca, cinsiyet, medeni durum ve eğitim düzeyi sosyo demografik özellikleri ile kaçınma temelli davranışsal finans eğilimleri arasında anlamlı bir ilişkiye bu çalışmada rastlanmamıştır.
Yaş ve kaçınma temelli davranışsal finans eğilimleri ile ilgili yapılan bazı çalışmalar, bu çalışmada elde edilen bir kısım sonuçları destekler nitelikte olsa da bir kısmı farklı sonuçlara ulaşmışlardır.
Yapılan birçok araştırma, tüketimin mevcut gelirdeki düzenlilik durumu ile oldukça hassas bir ilişki içerisinde olduğunu göstermektedir (Thaler, 1990). Bunun yanında genç ve yaşlıların orta yaşlılara kıyasla daha az tüketime yöneldikleri bulgusu da gelirdeki durumun yaş ile değişimini ifade etmesi açısından önemlidir (Fisher& Montalto 2011). Elde edilen bu bulgunun, çalışmamızda elde edilen, orta yaş grubundaki kaçınma temelli davranışsal finans eğilimlerinin diğer yaş gruplarına kıyasla daha yüksek seviyede bulunması hakkındaki yorumlarımızı destekler nitelikte olduğu düşünülmektedir. Fisher ve Montalto’nun (2011) çalışmalarında elde ettikleri tüketimin orta yaş grubunda daha fazla görüldüğü bulgusu, tüketim nedeni ile bu yaş gurubunun birikim yapma potansiyelinin azalabileceği, kısıtlı yapılan birikimin de yatırıma dönüştürülme aşamasında rasyonellikten uzaklaşmaya neden olabileceği ve sonuç olarak finansal kaçınmayı artırabileceği şeklinde yorumlanabilir.
Tymula ve arkadaşları (2012, 2013) yaptıkları çalışmalarda, yetişkinlerin sonuçları belirsiz olan şans oyunlarını çekici bulmadıkları, ergenlerin bu belirsizliği daha fazla tolere edebildikleri ve sonuçları açıkça belirli olan risklerden kaçtıkları sonuçlarına ulaşmışlardır. Bir diğer çalışmada ise Barkeley ve arkadaşları (2013), potansiyel kayıp algısının hem ergenlerde hem de yetişkinlerde potansiyel kazançtan anlamlı olarak daha büyük bir etkiye sahip olduğunu, ancak davranışlar benzerlik olsa de ergenlerin prefrontal korteks kullanımlarının yetişkinlerden daha fazla olduğunu tespit etmişlerdir. Bu çalışmalarda elde edilen ergenlerdeki bilinmeyene karşı yüksek risk alma davranışları ve beyinsel aktivitede artış şeklinde etkisini gösteren tutumları, kişinin biyolojik olarak erken yaşlardaki öğrenme fırsatlarından daha iyi faydalanabilmesini sağlayan bir tepki mekanizmasının varlığını düşündürmektedir. Bu mekanizma, belirsizlik içeren davranışların riskleri, maliyetleri ve yararları hakkında kişiyi daha yetkin hale getirirken, elde edilen bilgiler yeterli seviyeye ulaştığında risk ve belirsizlik içeren durumlar karşısındaki davranışları sınırlayacak şekle dönüşen bir reaksiyonu kişiye sağlamaktadır.
Tymula ve arkadaşları (2012, 2013) ile Barkeley ve arkadaşlarının (2013) çalışmalarında elde ettikleri bulgular çalışmamızdakilerle uyumluluk göstermektedir. Çalışmamızda elde edilen bulgulara, bilgi ve tecrübe yolu ile öğrenme ve yetkinlik kazanma açısından bakıldığında; 20-29 yaş aralığında bilgi ve tecrübe yolu ile öğrenme ve yetkinlik kazanmanın halen devam ettiği, bu nedenle bu dönemin ergenlik döneminin devamı niteliğinde değerlendirilebileceği ve bunun da çalışmamızda elde edilen daha büyük yaş gruplarına kıyasla 20-29 yaş aralığında en az seviyede görülen finansal kaçınma eğilimlerine neden olabileceği düşünülmektedir. Bunun yanında 30-39 yaş aralığındaki dönemde, daha önceki yaşlardaki deneyimlerden elde edilen bilgilerin ve tecrübelerin kişilerde içselleştirilmesine ve deneyimlenmesine ihtiyaç duyulduğu, daha çok zihinsel muhasebe yapılarak geçirilen bu dönemin finansal kaçınma eğilimlerinden daha fazla etkilenmeye neden olabileceği akıllara gelmektedir. Ayrıca, 40-49 yaş aralığında, içselleştirilen ve uygulama tecrübesi kazanılan bilgi ve deneyimler ile anomaliteden uzak ve daha gerçekçi kararlar verilerek finansal kaçınma eğilimlerinde azalma olabileceği düşünülmektedir.
Seiler ve arkadaşlarının (2008) çalışmalarında ulaştıkları yaş ile pişmanlıktan kaçınma eğilimi arasında korelasyonun anlamlı olmadığı bulgusu, bu çalışmadaki bulgularla çelişmektedir.
Araştırmanın niteliksel yönünün yanı sıra, örneklem sayısının ana kütleyi temsil etme açısından küçük kalması çalışmanın sınırlılığı olarak değerlendirilmektedir. Bu sebeple elde edilen bulgular açısından bakıldığında, tüm bu sonuçların doğrulanması için çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
Çalışma, konu, çerçeve, bulgular ve sonuçlar açısından değerlendirildiğinde, bundan sonra yapılacak çalışmalara fikir vermesi açısından faydalı olabilecek özgün nitelikte bir çalışma olduğu düşünülmektedir.