Acadlore takes over the publication of JAFAS from 2023 Vol. 9, No. 4. The preceding volumes were published under a CC BY license by the previous owner, and displayed here as agreed between Acadlore and the owner.
Disclosure of Segment Information in Accordance with the Operating Segment Standard: The Case of Borsa Istanbul
Abstract:
In this competitive environment where economy has been witnessing profound changes for the last couple of years, numerous companies have been forced to operate in different geographical areas and in various lines of work. In this period during which the segment information has proved to be very critical, the need for accounting standards has become much more evident. Based on the Operating Segments Standard, this study aims to review the segment reporting procedures of the companies that are traded on Borsa Istanbul and identify the factors affecting the disclosure of segment information. The disclosure level of the segment information is analyzed by means of the disclosure index formed under the items subject to compulsory disclosure in the Turkish Financial Reporting Standards-8. It has been revealed that nearly 29% of the companies registered in the BIST All Shares have carried out segment reporting procedures. By making use of the multiple linear regression model, this study seeks to identify the characteristics of the companies which disclosed their level of segment information. Being statistically significant, this model has suggested that there is a significant positive correlation between the disclosure level of segment information and the firm size and leverage ratio.
1. Giriş
Günümüzde şirketler faaliyetlerini farklı coğrafik alanlarla ve çeşitli iş bölümleriyle genişletmektedir. Bir şirket için aynı zamanda hem farklı ülkelerde hem de farklı endüstrilerde faaliyet göstermek oldukça yaygın bir durumdur. Örneğin bir ülkede üretilen ürün diğer ülkedeki çeşitli müşterilere sunulmaktadır. Bu durum her bir şirketin coğrafi bölümlerinin farklı düzeylerde karlılık ve büyüme oranlarına sahip olması ya da üretim farklılıklarından kaynaklanan çeşitli risklere maruz kalması sonucunu doğurmaktadır (Low ve Zain, 2001: 2-3).
Küresel ekonomilerin ortaya çıkmasıyla birlikte, büyüyen uluslararası piyasalarda çok uluslu şirketler, risklerinin çok geniş bir yelpazede dağılacağı düşüncesiyle finansal bilgilerin sunulmasında konsolide finansal tablolardan faydalanmaya başlamıştır. Konsolide finansal tablolar, şirketin genel kâr durumunu, risklerini ve büyüme potansiyelini görebilmek açısından son derece önemlidir. Konsolide finansal tablolardan elde ettiğimiz finansal bilgiler karmaşık yapıdaki şirketlerin bünyesindeki farklı unsurların yapısını anlayabilmek ve karşılaştırma yapabilmek adına bu tür bilgilere ihtiyaç duyan yatırımcılar ve analistlere fayda sağlamaktadır.
Yatırımcılar ve diğer paydaşlar için finansal bilgilerin en önemli unsurlarından bir tanesi de bölüm bilgileridir. Karmaşık yapıya sahip olan şirketler tarafından sağlanan bölüm bilgileri, kullanıcılara bu şirketlerin kurumsal iş modelini ve ekonomik dinamiklerini tam olarak anlayabilme imkânı sunar. Bu sayede paydaşlar; farklı iş alanlarının riski ve potansiyeli, şirketin eksiklikleri ve temel kurumsal stratejisi hakkında bilgi sahibi olabilir. Finansal tablo kullanıcıları için önemli olan bölüm bilgileri şirketlerin bakış açısına göre gizlilik gerektiren bir konudur.
Şirketler finansal bilgilerin bölümlere göre açıklanmasıyla rakiplerin, müşterilerin, satıcıların ve diğer ilgililerin şirket hakkında elde edebileceği bilgi miktarının artacağı ve bunun da rekabet gücünü azaltacağı konusunda belirli endişelere sahiptir. Bununla birlikte, bölümlere ayrılmış bir şirkete ait finansal bilgilerin bölümlere göre analiz edilmesi finansal tablo kullanıcılarının geçmiş faaliyetleri iyi değerlendirmesini ve gelecekle ilgili daha gerçekçi tahminler yapabilmesini sağlamaktadır. Bu nedenle bölüm bilgileri konusunda, bir yandan şirketlerin, faaliyetleri hakkındaki bilgilerin gizliliğinden taviz vermek istememesi bir yandan da paydaşların şirketle ilgili önemli finansal bilgilere sahip olmak istemesi nedeniyle tartışmalar devam etmektedir (Sağlam vd., 2008: 1189).
Muhasebe ile ilgili bazı konuların aksine bölümsel bilgilerin raporlanmasına yönelik standartlar oluşturulmak da oldukça zordur. Bunun temel nedenlerinden biri faaliyet bölümlerinin şirketten şirkete farklılık göstermesi ve aynı sektörde olsalar bile şirketlerin faaliyetlerinin her zaman birebir aynı olmamasıdır. Her bir şirketin uluslararası piyasalara karşı kendine özgü bir tutumu ve bu piyasalarda nasıl yer edineceğine dair özel bir yaklaşımı bulunmaktadır. Bir şirkete ait coğrafi bölümler de aynı şekilde kendi arasında çok fazla farklılık gösterebilmektedir. Bu da mevcut alanda benimsenen yaklaşımların neden bu kadar çeşitli olduğuna ve standart oluşturmanın niye bu kadar zor olduğuna açıklık getirmektedir.
Şirketlerin bölüm faaliyetlerine ilişkin bazı bilgileri gizli tutma eğilimi sunulan bilginin kalitesinde büyük bir azalmaya yol açmaktadır. Bunun yanında bölümsel bilgilerin finansal analiz konusunda sağladığı faydalar da inkâr edilemez. Bu durum göz önüne alındığında zor olmakla birlikte bölümsel bilgilerin düzenlenmesine yönelik standart oluşturmanın önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu nedenle 31.12.2008 tarihinden sonra başlayan hesap dönemleri için uygulanmak üzere Türkiye Finansal Raporlama Standardı-8 (TFRS-8 Faaliyet Bölümleri Standardı) yayımlanmıştır. TFRS-8 şirketler için bölümsel bilgilerin sunulmasıyla ilgili şartları düzenlemektedir. Bu standardın yarattığı en önemli fark, şirketlerin kurum içinde kullandıkları bilgiler hakkında paydaşları ile iletişim halinde olmasını sağlaması ve yaptığı açıklamalarla finansal tablolar arasındaki uyumu güçlendirmesidir. Bunun yanı sıra standardın şirketlerin bölümsel bilgilerinin raporlanmasında iyileştirmeler sağlayacağı ve bu sayede de bilgileri kullanan kişilerin ihtiyaçlarının büyük oranda karşılanacağı düşünülmektedir.
2. eorik Çerçeve
Çalışmamızın teorik çerçeve bölümünde ilk olarak faaliyet bölümü standardının amaç ve kapsamından bahsedilmektedir. Standardın amaç ve kapsamı anlatıldıktan sonra konuyla ilgili ayrıntılı bir literatür özetine yer verilmektedir. Hazırlanan literatür özeti yardımıyla çalışmanın hipotezleri oluşturularak bölüm tamamlanmıştır.
TFRS-8'in altında yatan temel ilke "Bir şirketin, finansal tablo kullanıcılarının, şirketin gerçekleştirdiği faaliyetler ile faaliyette bulunduğu ekonomik ortamın niteliğini ve finansal etkilerini değerlendirmelerine imkân sağlayan bilgileri açıklaması” gerekliliğidir (TFRS 8, par:1). TFRS-8'e göre bir işletmenin faaliyet bölümlerine ait finansal performans raporlamasına dair "yönetim yaklaşımının" benimsenmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım, hem bölümlerin belirlenmesi hem de bölümsel raporlama için kullanılan bilgilerin hazırlanmasında daha önceden belirlenmiş işletme içi yönetsel kararlara dayanmaktadır. TFRS 8’e göre hazırlanan bölümsel raporlar, finansal tablo kullanıcıları tarafından yönetimin geçmişteki kararlar için kullanmış olduğu bilgileri anlamasını ve yönetimin gelecekteki hareket tarzını tahmin etmesini sağlamaktadır (Arsoy, 2008: 178).
Hangi şirketlerin bu standardı uygulaması gerektiği ise standardın 2. paragrafında belirtilmiştir. Standart, aşağıdaki şartları sağlayan bir şirketin ayrı veya bireysel finansal tabloları ve bir grubun ana ortaklığı ile konsolide edilmiş finansal tablolarına uygulanır (TFRS 8, par:2):
(a) Borçlanma araçları veya özkaynağa dayalı finansal araçları borsa veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda (yurtiçi veya yurtdışı borsa veya yerel ve bölgesel piyasaların da dahil olduğu tezgah üstü piyasada) işlem gören veya finansal araçlarını halka arz etmek üzere, ilgili düzenleyici kurum kaydına alınan ya da kayda alınma süreci kapsamında finansal tablolarını düzenleyen bir şirketin ayrı veya bireysel finansal tabloları,
(b) Borçlanma araçları veya özkaynağa dayalı finansal araçları borsa veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda (yurtiçi veya yurtdışı borsa veya yerel ve bölgesel piyasaların da dahil olduğu, bir tezgah üstü piyasada) işlem gören veya borsa veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda herhangi bir finansal aracının işlem görmesini teminen, ilgili düzenleyici kurum kaydına alınma süreci kapsamında konsolide finansal tablolarını düzenleyen bir grubun ana ortaklığı ile konsolide edilmiş finansal tabloları.
Bölümsel raporlama doğrultusunda konunun farklı boyutlarını ele alan birçok çalışma mevcuttur. Konumuzun kapsamı gereği mevcut literatürün tamamına yer vermemiz mümkün olmadığından bu bölümde genellikle IFRS 8 (International Financial Reporting Standards 8)/TFRS 8’i konu alan çalışmalar dikkate alınmıştır. Bunun yanı sıra işlenen konuların farklılaşması nedeniyle ilgili bölüm için yerli ve yabancı literatür ayrımı yapmamıza neden olmuştur.
2008 yılının Aralık ayından itibaren uygulanmasına rağmen literatürde TFRS 8 ile ilgili birçok çalışmaya rastlanmaktadır. Türkiye’de TFRS 8 konusuna yönelik yapılan çalışmaları standarda ilişkin örnek işletme uygulamaları, standardın ne ölçüde uygulandığı, standardın teorik çerçevesi ve standartla ilgili istatistiksel çalışmalar olmak üzere dört temel başlık altında inceleyebiliriz.
Örnek işletme uygulamaları konusunda standartta yer alan maddelerin uygulamaya nasıl aktarılabileceği değerlendirilmiştir (Ünal, 2010: 48-69; Elitaş ve Özdemir, 2012a: 37-63; Bekçi vd., 2013: 123-152). Ünal (2010) tekstil ve inşaat şirketi, Elitaş ve Özdemir (2012a) inşaat, turizm, üretim-ticaret ve enerji alanlarında faaliyet gösteren halka açık bir anonim şirket ve Bekçi vd., (2013) ise çalışmalarında inşaat şirketini konu alan örnek bir uygulamaya yer vermiştir.
Standartta belirtilen maddelerin ne ölçüde uygulandığını değerlendiren çalışmalar da literatürde önemli bir yere sahiptir. Bu konuyla ilgili yapılan ilk çalışmalardan birinde İMKB’de (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) işlem gören sanayi şirketlerinden tesadüfi olarak seçilen 30 adet şirket üzerinde bölümsel raporlamaya ilişkin araştırma sonucu şirketlerin sınırlı düzeyde bilgi açıkladığını ortaya koymaktadır (Uyar ve Güngörmüş, 2009: 427).
İMKB 100 endeksi dikkate alınarak yapılan çalışmalarda TFRS 8 standardına geçiş sonucu her ne kadar standarda uygun raporlama yapmayan şirketler bulunsa da bölümsel raporlama yapan şirketlerin sayısında önemli bir artış olduğu belirlenmiştir (Çiftçioğlu ve Poroy, 2010: 83; Elitaş ve Özdemir, 2012b: 146). Bu çalışmaların aksine Altıntaş (2010) TFRS 8’e geçmenin İMKB 30 Endeksi’ndeki şirketlerin belirlediği bölümler ve hazırladığı bölümsel raporlarda önemli bir değişikliğe yol açmadığını ifade etmektedir.
Dört temel başlıktan üçüncüsü ise standartlardan teorik boyutta bahseden çalışmalardır. Bu çalışmalar genellikle UFRS 8 (Uluslararası Finansal Raporlama Standardı 8) standardını incelemekte ve yürürlükten kaldırılan UMS 14 (Uluslararası Muhasebe Standardı 14) standardı ile karşılaştırmaktadır. Yapılan karşılaştırma sonucu UFRS 8 ve UMS 14 arasındaki temel farklılığın raporlanacak bölümlerin belirlenmesinde benimsenen yaklaşım olduğu ve bunun işletmenin bölümleri hakkında detaylı bilgi sunulmasının önemine vurgu yaptığı tespit edilmiştir (Arsoy, 2008: 177; Öztürk, 2008: 171; Güngörmüş ve Uyar, 2009: 79).
İstatistiksel analizin kullanıldığı ve coğrafi bölümleme esas alınarak yapılan tek bir çalışma bulunmaktadır. Mevcut çalışma İMKB 100’de yer alan şirketlerin bölümsel raporlama yapıp yapmaması ve coğrafi bölümlere göre raporlama ile piyasa değerleri ve ödenmiş sermayeleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını belirlemeye çalışılmaktadır. Yapılan analiz sonucunda hem bölümsel raporlama hem de coğrafi bölümlere göre raporlama ile ödenmiş sermaye ve piyasa değeri arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir (Ömürbek ve Özdemir, 2009: 208-209).
Ülkemizde yapılan çalışmalar daha çok teorik ve şirket uygulaması kapsamında kalırken yabancı literatür yerli literatüre nazaran oldukça farklılaşmaktadır. Yurt dışında yapılan çalışmalar genellikle IFRS 8 ile IAS 14 (International Accounting Standards 14) arasında bölümsel raporlamaya ilişkin bilginin açıklanmasındaki farklılıkların istatistiksel olarak değerlendirilmesine yoğunlaşmaktadır.
Bu çalışmalar birbirinden farklı sonuçlara sahiptir. IAS 14’e kıyasla IFRS 8’in uygulandığı dönemde raporlanan bölüm sayısında artış (Mardini, 2013; Bugeja vd., 2015; Franzen ve Weißenberger, 2015; Crawford vd., 2012; Kang ve Gray, 2013; Li, 2013) olduğunu ortaya koyan çalışmaların yanı sıra raporlanan bölüm sayısının değişmediği ya da azaldığını (Li, 2013; Nichols vd., 2012) belirten çalışmalar da mevcuttur. Ek olarak literatürde açıklanan bölümsel bilginin arttığını (Mardini, 2013; Aleksanyan ve Danbolt, 2015; Kang ve Gray, 2013; Mardini vd., 2012) ya da azaldığını (Bugeja vd., 2015; Franzen ve Weißenberger, 2015; Nichols vd., 2012; Saariluoma, 2013) tespit eden çalışmalara da rastlamaktayız.
Aleksanyan ve Danbolt (2015) ile Li (2013) coğrafi bölüm bilgilerinin raporlanmasında bir azalış olduğu ancak bunun istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yaratmadığı konusunda birleşirken, Crawford vd., (2012) ve Mardini vd., (2012) ise IAS 14’e göre IFRS 8’in uygulandığı dönemde coğrafi bölüm bilgilerinin raporlanmasının istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yarattığını belirlemişlerdir.
Türkiye’de yapılan çalışmaların aksine yabancı literatürde anket ve mülakat uygulamaları da görülmektedir. Zelinschi vd., (2012) hazırladığı mülakat çalışması üst düzey yöneticilere, muhasebe departmanı çalışanlarına, muhasebe ve finans müdürleri ile analistlere uygulanırken IFRS 8’in temel noktaları, standarda ilişkin süreç ile SFAS 131 (FASB Statement No. 131) ilişkisini, operasyonel karar vericinin görüşü ve muhasebe kontrol ilişkisini içeren konuları içermektedir. Yapılan mülakat sonucu IFRS 8 kapsamında açıklanan bilgilerin sadece operasyonel karar vericinin görüşünü yansıttığı ve standardın uygulanmasının dış raporlama üzerinde küçük bir etkiye sahip olduğu düşüncesi ortaya çıkmıştır. Şirkete ait kurumsal yükümlülükler (bu çalışma için IFRS 8’in uygulanması) ve organizasyonel hedefler kurumsal baskıyı arttırmaktadır (Zelinschi vd., 2012: 20).
Crawford vd., (2012) finansal tabloları hazırlayanlar, finansal tablo kullanıcıları ve denetçileri esas alan IFRS 8 ile bölümsel raporlama konusunu inceleyen 8 soruluk bir anket çalışması düzenlemiştir. Anketi cevaplayanların birçoğu -özellikle yatırımcılar- bölümsel bilginin karar almada faydalı olduğunu düşünmektedir. Bununla birlikte IFRS 8’den sağlanan bilgilerin IAS 14’e göre daha faydalı olduğu görüşü hakkında az bir mutabakat mevcuttur. Finansal tabloları hazırlayanlar yönetim yaklaşımını destekleyen IFRS 8’i genel olarak olumlu karşılarken, finansal tablo kullanıcıları yeni standart hakkında daha az pozitif düşünceye sahiptir. Genel olarak kullanıcılar farklı şirketlerin bölümsel bilgilerinin karşılaştırılabilirliği konusunda endişeli iken, bazıları operasyonel karar vericinin kimliğinin açıklanması gerektiğini düşünmekte ve işletmedeki rolü ve amacı hakkında daha fazla açıklamaya ihtiyaç duyulduğuna inanmaktadır. Hazırlayıcılar IFRS 8’in finansal tablo kullanıcılarına daha faydalı bilgi sağlamaya izin veren esnek bir yapıya sahip olması gerektiğini düşünmektedir (Crawford vd., 2012: 49-50).
Crawford vd., (2014) uyguladığı mülakat çalışmasının hedef kitlesi finansal tablo hazırlayıcıları, yasa koyucular, denetçiler, finansal tablo kullanıcıları iken, mülakatın konusu IFRS 8’in tanıtımı ve Avrupa Parlamentosunun kendi danışma prosedürlerini başlatmak için yeni onaylama sürecinin bir parçası olarak Avrupa Komisyonuna nasıl ihtiyaç duyduğu hakkındadır. Mülakat çalışması sonucunda IFRS 8’in benimsenmesi konusundaki tartışmaların Avrupa Birliği tarafından nasıl karşılandığı ortaya çıkmıştır (Crawford vd., 2014: 304).
Yönetim yaklaşımının bölümsel raporlamaya etkisini ve SFAS 131 ile IFRS 8’in uygulanmasının etkilerini inceleyen Nichols vd., (2013) yaptığı çalışmayı literatür özeti şeklinde hazırlamıştır. Mevcut literatür referans alınarak yönetim yaklaşımının avantaj ve dezavantajları raporlanmış, IFRS 8’e dayalı olarak bölümsel raporlama için önemli olan fırsatlar belirlenmiştir (Nichols vd., 2013: 261-306).
Yukarıda bahsedilen literatür dışında regresyon analizi yoluyla bölümsel bilginin açıklanmasında belirleyici olan faktörleri model oluşturarak açıklamaya çalışan çalışmalar da mevcuttur. Ülkemizde yapılan çalışmaların aksine yabancı literatürde özellikle IFRS 8 için bilgi açıklama endeksi oluşturulması ve şirketlerin bu endekse uyumu ile ilgili olan faktörlerin tespit edilmesi konusundaki araştırmalara sıklıkla rastlanmaktadır. Hazırladığımız literatür taraması sonucu Türkiye’de bu konuda yeterli sayıda çalışma olmaması bize yol göstermektedir. Tablo 1 ve Tablo 2 yardımıyla bölümsel bilgi düzeyini etkileyen faktörlerin tespitine yönelik çalışmalar özetlenmektedir.
Yazar-Yılı | Ülke-Şirket Sayısı | Değişkenler | Sonuçlar |
Pardal ve Morais, 2011 | İspanya-99 | Bilgi Açıklama Endeksine Uyum Puanı ve Gönüllü Bilgi Açıklama Puanı (Bağımlı)/ Şirket Hacmi, Uluslararası Piyasalarda İşlem Gören Şirketler, Dört Büyük Denetim Firması, Aktif Karlılığı, Kaldıraç Oranı, IBEX 35 Endeksi (Bağımsız) | Model 1: Şirket Hacmi (+) Aktif Karlılığı (-) Uluslararası Piy. İşlem Gören Şirketler (-) Model 2: Şirket Hacmi (+) Aktif Karlılığı (-) |
Lucchese ve Di Carlo, 2012 | İtalya-64 | Gönüllü Bölümsel Bilgi Açıklama Puanı (Bağımlı)/ Şirket Hacmi, Yatırımın Getirisi, Kaldıraç Oranı, Şirket Sahipliğinin Yayılması, Satışların Artış Oranı, Piyasa Riski, Finans Sektörüne Dahil Olup Olmama (Bağımsız) | Yatırımın Getirisi (-) Piyasa Riski (+) |
Pisano ve Landriani, 2012 | İtalya-124 | Bölümsel Bilgi Açıklama Puanı, Bölümsel Bilgi Açıklama Puanları Arasındaki Fark (Bağımlı)/Şirket Hacmi, Toplam Borç/Özkaynaklar, Aktif Karlılığı, Açıklanan Bölüm Sayısı (Kontrol)/Herfindahl Endeksi, Dört Firmaya Yığılma (Bağımsız) | Model 1: Herfindahl Endeksi (+) Dört Firmaya Yığılma (-) Şirket Hacmi (+) Top. Borç./Özkaynaklar (-) Aktif Karlılığı (-) Model 2: Herfindahl Endeksi (+) |
Sucuahi, 2013 | Filipinler-100 | Bölümsel Bilgi Açıklama Endeksi Puanı (Bağımlı)/Şirket Hacmi, Şirket Yaşı, Karlılık, Kaldıraç Oranı, Şirketin Büyümesi, Dahil Olunan Sektör (Bağımsız) | Şirket Hacmi (+) Kaldıraç Oranı (-) Şirketin Büyümesi (+) Dahil Olunan Sektör (-) |
İbrahim, 2014 | Nijerya-76 | Gönüllü Bölümsel Bilgi Açıklama Puanı (Bağımlı)/Şirket Hacmi, Borsa’da İşlem Görme Süresi, Yatırımın Karlılığı, Şirket Sahipliğinin Yayılması, Büyüme Oranı, Dahil Olunan Sektör (Bağımsız) | Yatırımın Karlılığı (-) Şirk. Sahip. Yayılması (-) Şirket Hacmi (+) Dahil Olunan Sektör (+) |
Kang ve Gray, 2014 | BRICS-188 | Faaliyet ve Coğrafi Bölümlerin Raporlanması (Bağımlı)/Yurtdışı Satışlar, Kamu Mülkiyeti, IFRS’nin Benimsenmesi, Yabancı Ülke Borsalarında İşlem Görme, Denetçi Tipi, Dahil Olunan Sektör (Bağımsız) | Model 1: Yurtdışı Satışlar (+) Kamu Mülkiyeti (+) Model 2: Kamu Mülkiyeti (+) Model 3: Yurtdışı Satışlar (+) Model 4: Yurtdışı Satışlar (+) |
Farías ve Rodríguez,2015 | İspanya-104 | Şirketin Bölümsel Bilgiyi Açıklayıp Açıklamaması (Bağımlı)/Şirket Hacmi, Piyasa Değeri/Defter Değeri, Şirketin Karlılığı, Finansal Kaldıraç Oranı, Dört Büyük DenetimFirması(Bağımsız) | Şirket Hacmi (-) |
Tablo 1’de özetlenen çalışmalar genellikle zorunlu/gönüllü olarak bölümsel bilginin açıklanmasını etkileyen faktörleri belirmeye yöneliktir. Bununla birlikte Tablo 2’de özetlenen çalışmalar ise bölümsel bilginin açıklanmasında yönetim yaklaşımı ya da rekabetçi zarar gibi unsurların rolünü incelemektedir.
Yazar-Yılı | Çalışmanın Amacı-Yöntemi | Temel Bulgular |
Li vd., 2013 | HKFRS 8 HKAS 14’e göre bölümsel raporlamada farklılık yarattı mı? Portföy Getiri Yaklaşımı Çoklu Regresyon Modeli | HKFRS 8’in uygulanmasıyla raporlanabilir bölümlere ilişkin açıklanan kâr tutarları ve varlıklar ile piyasa değeri arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki belirlenmiştir. |
Leung ve Verriest, 2014 | Coğrafi bölümlere ilişkin karakteristik yapı bölümsel bilginin açıklanmasında etkili mi? Lojistik Regresyon | Özel bilginin açıklanmasının maliyeti teorisi ve vekâlet teorisi bölümsel bilgilerin açıklanmasını belirler. Özel bilginin açıklanmasının maliyeti arttığında şirketlerin bölümler hakkındaki bilgileri gizlemesinin etkisi daha güçlü olacaktır. İşletmenin bölgeye girmesine engel teşkil eden bir durumda coğrafi bölüm bilgisinin açıklanma olasılığı daha yüksektir. |
Bugeja vd., 2015 | Şirketlerin bölümsel raporlama için yönetim yaklaşımını benimsemesinin etkileri nelerdir? Lojistik Regresyon Poisson Regresyon Multinomial Regresyon | Her iki standardın (IAS 14-IFRS 8) benimsenmesi açıklanan bölüm sayısını arttırmaktadır. Endüstrideki rekabet ve yüksek karlılık raporlanan bölüm sayısındaki değişiklikle ilgilidir. Açıklanan bilginin kapsamındaki azalma ile bölümden zarar etme ihtimali arasında olumsuz bir ilişki mevcuttur. |
Leung ve Verriest, 2015 | IFRS 8’in coğrafi bölüm bilgilerinin açıklanması üzerindeki etkisi nelerdir? Lojistik Regresyon | IFRS 8 bölümsel raporlamayı geliştirse bile analistlerin tahminlerinin doğruluğunu, piyasa likiditesini ve özsermayenin maliyetini güçlü bir şekilde etkilememektedir. |
Pardal vd., 2015 | Rekabetçi zarar şirketin bölümsel raporlama düzeyi üzerindeki olumsuz etkisini sürdürüyor mu? IFRS 8’in potansiyel olumlu etkileri nelerdir? Multinomial Regresyon | IFRS 8 öncesi ve sonrası dönemde yüksek işgücüne sahip olan şirketlerde bölümsel bilginin açıklanması düşük düzeydedir. Rekabetçi zarar bölümsel bilginin açıklanması konusunda hala önemli bir faktördür. Standart bu ilişkinin azaltılmasında anlamlı bir etkiye sahip değildir. |
Hazırladığımız literatür özeti bilginin açıklanma düzeyini etkilemesi olası şirkete özgü karakteristiksel özellikleri belirlememizi sağlamaktadır. Bu özellikler test edilecek hipotezler olarak mevcut bölümde yer almaktadır. Borsa İstanbul’da işlem gören şirketler için bölümsel bilginin açıklanmasında belirleyici olan faktörleri tespit etmeye yönelik çalışmamız için dokuz adet hipotez oluşturulmuştur.
Şirket hacmi finansal bilginin açıklanması konusunda en çok test edilen faktörlerden biri olup genellikle toplam varlıkların logaritması şeklinde ifade edilmektedir. Roulstone (2003) çalışmasında büyük ölçekli şirketlerin daha zengin bir bilgi kaynaklarına sahip olduğunu bunun da şeffaflığı arttırarak piyasa katılımcıları arasında bilgi asimetrisinin azalması yönünde bir algı oluşturduğunu öne sürmektedir. Bu nedenle oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır:
Hipotez 1: Şirket hacmi ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.
Şirket yaşı şirketin faaliyet gösterdiği yıl sayısı ya da şirketin hisse senetlerinin borsada işlem gördüğü yıl sayısı gibi farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Glaum ve Street (2003) yaptıkları çalışmada daha genç firmaların muhasebe sistemlerinin yetersiz olabileceği bunun da açıklanan muhasebe bilgilerinin kalitesini düşürebileceğini belirtmektedir. Aynı çalışmada bunun aksine yaşlı şirketlerin daha organize bir muhasebe sistemi ile tecrübeli yöneticilere ve personele sahip olup yüksek kaliteli muhasebe bilgileri raporlayabileceklerini iddia etmektedir. Bu doğrultuda oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır:
Hipotez 2: Şirket yaşı ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.
Ampirik bulgular karlılığın finansal bilgilerin açıklanmasında en önemli değişkenlerden biri olduğunu ortaya koymaktadır. Karlılık ile finansal bilgilerin açıklanması arasında hem pozitif (Alfaraih ve Alanezi, 2011; Sucuahi, 2013) hem de negatif yönde (Pardal ve Morais, 2011; Lucchese ve Di Carlo, 2012) ilişki olduğunu ortaya koyan çalışmalar mevcuttur. Bununla birlikte, Nichols and Street (2007) karlılığın bölümsel bilgilerin raporlanmasını özellikle rekabet ile ilgili konulardan dolayı negatif yönde etkilediğini varsaymaktadır. Bu nedenle oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır:
Hipotez 3: Şirketin karlılığı ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında negatif bir ilişki mevcuttur.
Borçtan faydalanma oranı olarak gösterilen finansal kaldıraç toplam borçların toplam varlıklara ya da toplam kaynaklara oranı şeklinde tanımlanmaktadır. Prencipe (2004) yaptığı çalışmada finansal kaldıraç oranının artmasının borç verenler için bilgi asimetrisini azaltarak şirketleri bölümsel bilgileri açıklama konusunda motive ettiğini belirlemiştir. Bu sebeple oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır:
Hipotez 4: Şirketin kaldıraç oranı ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.
Büyüme satışların bir önceki yıla göre artış ya da azalışı olarak tanımlanmaktadır. Chavent vd., (2006) büyüme eğiliminde olan şirketlerin özel bilgileri daha çok saklama davranışı gösterdiklerini ifade etmektedir. Bunun nedeni bilgilerin tamamının açıklanmasının rekabetçi pozisyona zarar vereceği düşüncesidir. Benzer şekilde Prencipe (2004) yaptığı çalışmada potansiyel rekabetçi maliyetlerden oluşan bölüm bilgilerinin açıklanmasının büyümekte olan şirketlerin rakipleri karşısında zayıf düşmesine neden olduğunu belirtmektedir. Bu doğrultuda oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır.
Hipotez 5: Şirketin büyüme oranı ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında negatif bir ilişki mevcuttur.
Literatürde denetim firması tercihinin farklı yönde etkileri olduğu belirlenmiştir. DeAngelo (1981) büyük denetim firmalarının önemli bir itibara sahip olduğunu ve bu nedenle müşterileri ile ilgili yapacakları herhangi bir hatanın önlenemez sonuçları olduğunu belirtmektedir. Bununla birlikte Malone vd., (1993) ise küçük denetim firmalarının müşteri kaybetmenin ekonomik sonuçları düşünüldüğünde müşterilerin istekleri konusunda oldukça hassas olduğunu ifade etmektedir. Bu nedenle oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır:
Hipotez 6: Şirketin dört büyük denetim firmasının herhangi biri tarafından denetlenmesi ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.
Bölümsel bilgilerin açıklanması konusunda belirleyici olan faktörlerden biri de şirketin sahiplik yapısının tabana yayılmasıdır. Şirket sahipliğinin tabana yayılmasının kurumsallaşma konusunda önemli bir gösterge olduğu düşünülmektedir. Mckinnon ve Dalimunthe (1993), yaptıkları çalışmada şirket sahipliği tabana yayılmasının paydaşlara sunulan bilgi düzeyini arttırdığını bunun da bilgi asimetrisini azalttığını belirtmektedir. Bu sebeple oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır:
Hipotez 7: Şirketin halka açıklık oranı ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.
Ekonomik sistemi yakından etkileyen risk kaynaklarından biri olan piyasa riski piyasada meydana gelen dalgalanmalar sebebiyle yapılan yatırımın istenilen ölçüde kârla sonuçlanmaması olarak tanımlanır. Piyasa riskinin ölçümünde kullanılan beta bölümsel bilgilerin açıklanmasını etkileyen belirleyici faktörlerden biridir. Dhaliwal (1979), şirketin bağlı olduğu pazar türüne göre (yüksek ya da düşük riskli piyasa) paydaşlara daha fazla ya da daha az bilgi aktarımı yapmayı düşündüğünü ifade etmektedir. Bu doğrultuda oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır:
Hipotez 8: Şirketin piyasa riski ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.
Çapraz kotasyon bir hisse senedinin en az iki farklı ülke borsasında işlem görmesini ifade etmektedir. Prather-Kinsey ve Meek (2004) yaptıkları çalışmada şirketin hisse senetlerinin uluslararası piyasalarda işlem görmesi ile genel olarak ve bölümsel bilgi açısından bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunduğunu tespit etmişlerdir. Bu nedenle oluşturacağımız hipotez şu şekilde olacaktır:
Hipotez 9: Şirketin hisse senetlerinin uluslararası piyasalarda işlem görmesi ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.
3. Veri ve Metodoloji
Bu bölümde öncelikle araştırmanın amacından bahsedilmiş, daha sonra evren ve örnekleme değinilmiş, en son olarak da araştırma modeli başlığı altında bilgi açıklama endeksi ile bölümsel bilginin açıklanmasını etkileyen faktörlere yer verilmiştir. Çalışmada elde edilen veriler “IBM SPSS Statistics 20” istatistik programı yardımıyla analiz edilmektedir.
Borsa İstanbul’da faaliyet gösteren şirketler bilindiği üzere TMS (Türkiye Muhasebe Standardı)/TFRS’ye uygun finansal raporlar düzenlemektedir. Bu noktadan yola çıktığımızda şirketlerin bölümsel bilgilerini TFRS 8 standardı doğrultusunda açıklamak zorunda olduğu bilinmektedir. Bu gerçeklerden hareketle yaptığımız bu araştırmanın amacı zorunlu bölümsel bilgilerin açıklanmasında etkili olan şirkete ait bazı karakteristiksel özellikleri ortaya çıkarabilmektir.
Konuyla ilgili olarak ülkemizde yapılan çalışmaların büyük kısmının bölümsel raporlama ile ilgili örnek işletme uygulamalarını inceleyen teorik nitelikli çalışmalar olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle literatürdeki boşluk dikkate alınarak bölümsel bilgi düzeyinin ne ölçüde raporlandığı ve bunu etkileyen faktörleri tespit etmeye yönelik bir araştırmaya yer verilmiştir.
Araştırmanın evreni, 2014 yılında Borsa İstanbul’da hisse senetleri işlem gören 309 adet şirketten (BIST Tüm Endeksi) oluşmaktadır. Araştırma evreninden öncelikle farklı yapıları nedeniyle finansal kurumlar çıkartılmıştır. Eksik veriye sahip olması nedeniyle bazı şirketler de araştırma evreni harici tutulmuştur. Son olarak da analizin kapsamı dahilinde bölümsel raporlama yapmayan şirketler araştırma evreninden çıkarılmıştır. Bu süreçten sonra örneklem ise 90 şirketten oluşmaktadır. Tablo 3 incelendiğinde BIST Tüm endeksine kayıtlı şirketlerin yaklaşık %29’unun bölümsel raporlama yaptığı görülmektedir. Örneklem seçim süreci ise aşağıdaki tablo yardımıyla özetlenmiştir.
Şirketler | Şirket Sayısı |
BIST Tüm Endeksine Kayıtlı Şirketler | 309 |
Finansal Kurumlar | 52 |
Eksik Veriye Sahip Şirketler | 16 |
Bölümsel Raporlama Yapmayan Şirketler | 151 |
Nihai Örneklem | 90 |
Araştırma modelinin oluşturulması ve verilerin elde edilmesi iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, “TFRS 8-Faaliyet Bölümleri Standardı” dikkate alınarak açıklanması zorunlu bölümsel bilgilerle ilgili bilgi açıklama endeksi oluşturulmuştur1. Şirketlerin Kamuyu Aydınlatma Platformundan elde edilen 31 Aralık 2014 tarihli Finansal Tablo ve Bağımsız Denetçi Raporlarının Notlar kısmından bölümsel raporlama yapıp yapmadıkları belirlenerek, bölümsel raporlama yapan şirketlere ait bilgiler bilgi açıklama endeksine göre puanlamaya tabi tutulmuştur. Bilgi açıklama endeksi Ernst&Young’ın 2015 yılı için hazırladığı bilgi açıklama kontrol listesine benzer şekilde TFRS 8’de açıklanması zorunlu olan bilgiler esas alınarak geliştirilmiştir. Endeks 39 maddeden oluşmuş olup her bir madde için puanlama yapılmıştır. Puanlama şirketin yaptığı bölümsel raporlama ile ilgili maddelerin açıkça uygulanması halinde 1 puan, uygulanmaması ya da uygulanabilir durumda olmaması halinde ise 0 puan atanarak gerçekleştirilmiştir.
Araştırmamızın ikinci bölümünde ise oluşturulan hipotezler çoklu doğrusal regresyon modeli yardımıyla test edilmiştir. Çoklu doğrusal regresyon modeli ise bir sürekli bağımlı değişkenle birden çok bağımsız değişken ya da tahminleyici (genellikle sürekli) arasındaki ilişkiyi araştıran istatistiksel bir analiz yöntemidir. Çoklu doğrusal regresyon modeli şu şekilde ifade edilir (Kalaycı vd., 2010:259):
Y= β0 + β1x1 +….+ βixi + ε
Y: Bağımlı değişken, xi: Bağımsız değişken,
βi: Tahmin edilecek parametreler, ε: Hata terimidir.
Şirketlere ilişkin karakteristiksel özellikler bölümsel bilginin açıklanmasında belirleyici faktörler olarak kullanılmıştır. Oluşturulan hipotezler doğrultusunda tespit edilen belirleyici faktörler çalışmamızın bağımsız değişkenlerini oluşturmaktadır. Şirket hacmi, şirket yaşı, karlılık, kaldıraç oranı, büyüme oranı, dört büyük denetim firmasından2 biri tarafından denetlenme, halka açıklık oranı, piyasa riski ve şirketin hisse senetlerinin uluslararası piyasalarda işlem görmesi çalışmamızdaki bağımsız değişkenleri, şirketin bilgi açıklama endeksi puanı ise bağımlı değişkenimizi temsil etmektedir. Aşağıdaki tablo yardımıyla çalışmamızdaki değişkenler tanımlanmaktadır. Çalışmamızda kullanılan veriler Borsa İstanbul, Kamuyu Aydınlatma Platformu ve BNY Mellon internet siteleri yardımıyla elde edilmiştir.
Değişken Türü | Değişkenin Adı | Kısaltma | Açıklama |
Bağımlı | Bilgi Açıklama Endeksi Puanı | ep | Şi𝑟𝑘e𝑡i𝑛 𝐵i𝑙𝑔i 𝐴çı𝑘𝑙𝑎𝑚𝑎 𝑃𝑢𝑎𝑛ı 𝑇o𝑝𝑙𝑎𝑚 𝑃𝑢𝑎𝑛 |
Bağımsız | Şirket Hacmi | sh | Toplam Varlıkların Logaritması |
Bağımsız | Şirket Yaşı | sy | 31 𝐴𝑟𝑎𝑙ı𝑘 2014 − 𝐵o𝑟𝑠𝑎 𝐾o𝑡𝑎𝑠𝑦o𝑛 𝑇𝑎𝑟iℎi |
Bağımsız | Karlılık | kar | 𝑁e𝑡 𝐾𝑎𝑟 𝑇o𝑝𝑙𝑎𝑚 𝑉𝑎𝑟𝑙ı𝑘𝑙𝑎𝑟 |
Bağımsız | Kaldıraç Oranı | ko | 𝑇o𝑝𝑙𝑎𝑚 𝐵o𝑟ç𝑙𝑎𝑟 𝑇o𝑝𝑙𝑎𝑚 𝐾𝑎𝑦𝑛𝑎𝑘𝑙𝑎𝑟 |
Bağımsız | Büyüme Oranı | bo | Bir yıl öncesine göre Net Satışlardaki Artış/Azalış |
Bağımsız | Dört Büyük Denetim Firması | db | Dört büyük denetim firmasından birine denetim yaptırılıp yaptırılmadığı |
Bağımsız | Halka Açıklık Oranı | ha | Şi𝑟𝑘e𝑡 𝑠𝑎ℎi𝑝𝑙e𝑟i 𝑑ışı𝑛𝑑𝑎𝑘i 𝑦𝑎𝑡ı𝑟ı𝑚𝑐ı𝑙𝑎𝑟ı𝑛 𝑝𝑎𝑦ı 𝑇o𝑝𝑙𝑎𝑚 𝑝𝑎𝑦 |
Bağımsız | Piyasa Riski | pr | BETA |
Bağımsız | Çapraz Kotasyon | ck | Uluslararası piyasalarda işlem gören şirketler |
4. Ampirik Bulgular
Ampirik bulgular üç bölümde incelenmektedir. Öncelikle birinci bölümde çoklu doğrusal regresyon analizi varsayımları test edilerek analizin güvenilirliği ölçülmektedir. İkinci bölümde ise tanımlayıcı istatistiklere yer verildikten sonra son bölüm olan üçüncü bölümde oluşturulan regresyon modeli test edilerek ampirik bulgular bölümü tamamlanmaktadır.
Araştırmada, bölümsel bilgilerin açıklanmasını etkileyen şirketle ilgili değişkenleri tespit etmek için, “Çoklu Doğrusal Regresyon” modeli kullanılmıştır. Çalışmamızda öncelikle bu varsayımların bir bölümü test edilecektir.
Tablo 5’de yer alan korelasyon katsayıları ve Tablo 6’da yer alan doğrusallık istatistikleri çoklu doğrusal bağlantı varsayımının test edilmesinde kullanılmaktadır. Öncelikle bağımsız değişkenler arasındaki korelasyon katsayısının ,700’den küçük olması istenir. Tablo 5 incelendiğinde katsayıların tamamının ,700’den küçük olduğu görülmektedir.
| ep | sh | db | sy | ha | kar | ko | pr | ck | bo |
ep |
| 0,500 | 0,385 | 0,040 | -0,196 | -0,042 | -0,061 | 0,123 | 0,437 | 0,034 |
sh | 0,500 |
| 0,654 | 0,280 | -0,278 | 0,051 | 0,122 | 0,152 | 0,616 | -0,034 |
db | 0,385 | 0,654 |
| 0,453 | -0,458 | 0,020 | 0,127 | 0,115 | 0,375 | -0,063 |
sy | 0,040 | 0,280 | 0,453 |
| -0,156 | 0,038 | 0,043 | 0,078 | 0,129 | -0,035 |
ha | -0,196 | -0,278 | -0,458 | -0,156 |
| -0,171 | 0,051 | 0,015 | -0,095 | -0,175 |
kar | -0,042 | 0,051 | 0,020 | 0,038 | -0,171 |
| -0,484 | -0,035 | -0,130 | 0,241 |
ko | -0,061 | 0,122 | 0,127 | 0,043 | 0,051 | -0,484 |
| 0,223 | -0,003 | -0,037 |
pr | 0,123 | 0,152 | 0,115 | 0,078 | 0,015 | -0,035 | 0,223 |
| -0,005 | 0,168 |
ck | 0,437 | 0,616 | 0,375 | 0,129 | -0,095 | -0,130 | -0,003 | -0,005 |
| -0,060 |
bo | 0,034 | -0,034 | -0,063 | -0,035 | -0,175 | 0,241 | -0,037 | 0,168 | -0,060 |
|
Çoklu doğrusal bağlantı için diğer bir kontrol noktası Tolerance ve VIF değerleridir. Tolerance değerlerinin ,100’den küçük olması bağımsız değişkenler arasında korelasyonun yüksek olduğunu gösterirken, VIF değerlerinin de 10’dan büyük olması çoklu doğrusal bağlantı problemine işaret eder. Tablo 6 incelendiğinde Tolerance değerlerinin tamamının ,100’den büyük olduğu, VIF değerlerinin de 10’dan küçük olduğu görülmektedir. Tablo 5 ve 6’da gösterilen sonuçlar çoklu doğrusal bağlantı probleminin olmadığını ortaya çıkarmaktadır.
Model |
| Tolerance | VIF |
1 | (Constant) |
|
|
| sh | ,379 | 2,639 |
| db | ,410 | 2,437 |
| sy | ,788 | 1,270 |
| ha | ,716 | 1,396 |
| kar | ,639 | 1,566 |
| ko | ,669 | 1,495 |
| pr | ,882 | 1,134 |
| ck | ,550 | 1,820 |
| bo | ,854 | 1,171 |
Normallik varsayımının kontrol edilmesinde normal olasılık grafiği önemli bir göstergedir. Normal olasılık grafiğinde noktaların düz diyagonal bir çizgide sol alttan sağ üste doğru uzanması normallik varsayımının ihlal edilmediğinin bir göstergesidir. Şekil 1 incelendiğinde normallik varsayımının ihlal edilmediği gözükmektedir.

Tablo 7’de yer alan kalıntı istatistikleri için de doğrulama göstergesi Cook’s Distance değeridir. “Cook’s Distance” maksimum değerinin 1’den büyük olması analizi etkileyen önemli bir problem olduğunu göstermektedir. Tablo 7’den görüleceği üzere maksimum değer ,255 olup analizin sonuçlarını etkileyecek herhangi bir risk belirlenmemiştir.
Residuals Statistics | ||||
| Min. | Maks. Ort | Std. Sap. | N |
Cook's Distance | 0,000 | 0,255 0,016 | 0,032 | 90 |
Bağımlı ve bağımsız değişkenlerle ilgili tanımlayıcı istatistiklere Tablo 8’de yer verilmiştir. Tablo incelendiğinde hazırlanan endekse göre şirketlerin açıkladığı maksimum puan 0,85, minimum puan 0,13 ve ortalama puan ise 0,50’dir. Bu sonuçlar Borsa İstanbul’da işlem gören ve bölümsel raporlama yapan 90 şirketin bilgi açıklama seviyesinin ortalama düzeyde olduğunu göstermektedir.
Bağımsız değişkenlerle ilgili istatistiksel bilgilere de Tablo 8’de yer verilmiştir. Buradaki sonuçlardan en dikkat çekici olanlar ise halka açıklık oranı, dört büyük denetim firması ile şirket yaşı ortalamasıdır. Örnekleme alınan şirketlerin halka açıklık oranı ortalaması %29 civarında olup bu düşük bir orandır. Bunun yanı sıra 90 adet şirketin yaklaşık %57’lik kısmının dört büyük denetim firması ile çalıştığını göstermektedir. Bu da şirketlerin büyük denetim firmalarına olan güvenini yansıtmaktadır. Şirket yaşı olarak kabul ettiğimiz borsaya kote olma tarihinden 2014 yılı sonuna kadar geçen süre ortalamasının ise 17 yıl olarak hesaplandığı görülecektir. Bu ortalama örneklemdeki şirketlerin hisse senetlerinin uzun yıllardır borsada işlem gördüğünü göstermektedir.
| N | Min. | Maks. | Ort. | Std. Sap. |
Bağımlı Değişken |
|
|
|
|
|
ep | 90 | ,13 | ,85 | ,5006 | ,16808 |
Bağımsız Değişken |
|
|
|
|
|
sh | 90 | 16,89 | 24,19 | 20,3180 | 1,65626 |
db | 90 | ,00 | 1,00 | ,5667 | ,49831 |
sy | 90 | 1,08 | 28,99 | 16,8422 | 8,96355 |
ha | 90 | ,02 | ,92 | ,2900 | ,19409 |
kar | 90 | -,22 | ,28 | ,0485 | ,07964 |
ko | 90 | ,06 | ,94 | ,4998 | ,22509 |
pr | 90 | ,06 | 1,34 | ,6871 | ,27090 |
ck | 90 | ,00 | 1,00 | ,1556 | ,36446 |
bo | 90 | -,59 | 1,17 | ,1431 | ,19176 |
Modele ilişkin özet tablosunda yer alan Adjusted R Square değeri bağımlı değişkenin yüzde kaçlık kısmının bağımsız değişkenler tarafından açıklandığını göstermektedir. Çalışmamızda şirketlerin bölümsel bilgi açıklama düzeyinin yaklaşık %27’lik kısmının modele dahil edilen şirket hacmi, şirket yaşı, karlılık, kaldıraç oranı, büyüme oranı, dört büyük denetim firması tarafından denetlenme, halka açıklık oranı, piyasa riski ve çapraz kotasyon değişkenleri tarafından açıklandığı belirlenmiştir. Tablo 9’da yer alan diğer önemli bir test ise Durbin Watson testidir. Genel olarak Durbin Watson değerinin 1.5-2.5 arasında çıkması otokorelasyon olmadığını göstermektedir. Modelimizde bu değer 2,193 olduğu için otokorelasyon olmadığını söyleyebiliriz.
Model | R | R Square | Adjusted | Std. Error | Durbin |
---|---|---|---|---|---|
R Square | of the Estimate | Watson | |||
1 | 0,586a | 0,343 | 0,269 | 0,14369 | 2,193 |
a. Predictors: (Constant), sh, db, sy, ha, kar, ko, pr, ck, bo | |||||
b. Dependent Variable: ep |
Tablo 10’da, kurulan regresyon modelinin anlamlı olup olmadığını incelemek amacıyla yapılan ANOVA testinin sonuçları görülmektedir. ANOVA testi sonucu elde edilen F değeri 4,642 ve F değerinin anlamlılığını gösteren Sig. değeri ise ,000 olarak elde edilmiştir. Bu sonuçlar modelin anlamlı olduğunu göstermektedir.
Model | Sum of Squares | df | Mean Square | F | Sig. |
1 Regression | 0,863 | 9 | 0,096 | 4,642 | 0,000b |
Residual | 1,652 | 80 | 0,021 |
|
|
Total | 2,514 | 89 |
|
|
|
a. Dependent Variable: ep | |||||
b. Predictors: (Constant), sh, db, sy, ha, kar, ko, pr, ck, bo |
Her bir bağımsız değişkenin modele katkısını bulabilmek için Tablo 11’de yer alan katsayı istatistiklerini incelemek gerekmektedir. İlk önemli değer, Standardized Coefficients başlığı altında yer alan Beta değerleridir. Beta, anlamlılıktan ayrı tutularak bağımlı değişkene katkı yapabilecek en önemli bağımsız değişkeni gösterir. Tablo 11 incelendiğinde (negatif değerler dikkate alınmamaktadır) en yüksek Beta katsayısının 0,339 ile şirket hacmine ait olduğu belirlenmektedir. İkinci bakacağımız nokta ise anlamlılık değerleridir. Bağımsız değişkenler içinde şirket hacmi %1 düzeyinde kaldıraç oranı ise %10 düzeyinde anlamlıdır. Son olarak Unstandardized Coefficients başlığı altında yer alan B değerleri ile modele ilişkin denklem oluşturulmaktadır. Yaptığımız analiz sonucu modele ilişkin denklemimiz aşağıdaki gibi yazılmaktadır:
EP= -0,142 + 0,034(sh) + 0,157(ko)
Model | Unstandardized Coefficients | Standardized Coefficients | t | Sig. | ||
| B | Std. Error | Beta |
| ||
1 | (Constant) | -,142 | ,281 |
| -,506 | ,000* |
| sh | ,034 | ,015 | ,339 | 2,302 | ,003* |
| db | ,061 | ,048 | ,182 | 1,283 | ,203 |
| sy | -,003 | ,002 | -,153 | -1,498 | ,138 |
| ha | -,028 | ,093 | -,032 | -,302 | ,764 |
| kar | -,332 | ,239 | -,158 | -1,389 | ,169 |
| ko | ,157 | ,083 | ,211 | 1,903 | ,061** |
| pr | ,058 | ,060 | ,094 | ,969 | ,335 |
| ck | ,074 | ,056 | ,160 | 1,310 | ,194 |
| bo | ,062 | ,086 | ,070 | ,717 | ,475 |
Çoklu doğrusal regresyonda, regresyon katsayılarının yorumu açıktır. Regresyon katsayısı, diğer bağımsız değişkenlerin değerleri aynı kalmak koşuluyla her bir bağımsız değişkendeki bir birimlik değişimin bağımlı değişkende yarattığı değişim miktarını ifade eder. Diğer değişkenler sabit kalmak koşuluyla, şirket hacmindeki bir birimlik artışın bölümsel bilgi düzeyinin açıklanmasını 0,034 birim, kaldıraç oranındaki bir birimlik artışın ise bölümsel bilgi düzeyinin açıklanmasını 0,157 birim arttırdığı söylenebilir.
Çalışmada oluşturulan “Şirket hacmi ile bölümsel bilgi açıklama puanı arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.” hipotezi ile “Şirketin kaldıraç oranı ile bölümsel bilgi açıklama düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcuttur.” hipotezi doğrulanırken, diğer araştırma hipotezlerini kabul etmek için yeterli kanıtlar elde edilememiştir. Çalışmamızda doğrulanan Hipotez 1 mevcut literatür sonuçlarıyla tutarlı iken (Pardal ve Morais, 2011; Pisano ve Landriani, 2012; Sucuahi, 2013; İbrahim, 2014), Hipotez 4 ise mevcut literatür sonuçlarıyla aksi yöndedir (Pisano ve Landriani, 2012; Sucuahi, 2013).
5. Sonuçlar ve Öneriler
Bu çalışma BIST Tüm endeksine kayıtlı şirketlerin 2014 yılındaki finansal tablo ve bağımsız denetçi raporunda yer alan notlar kısmındaki bölümsel bilgilerin ne ölçüde açıklandığını araştırmaktadır. Araştırmada ayrıca oluşturulan çoklu doğrusal regresyon modeli yardımıyla bölümsel bilgilerin açıklanmasında etkili olan şirketlere ait karakteristiksel özellikler belirlenmeye çalışılmıştır. Şirkete ait karakteristiksel özellikleri Şirket Hacmi, Şirket Yaşı, Karlılık, Kaldıraç Oranı, Büyüme Oranı, Dört Büyük Denetim Firması, Halka Açıklık Oranı, Piyasa Riski, Çapraz Kotasyon temsil etmekte ve bunlar oluşturulan modelin bağımsız değişkenleri olarak kabul edilmektedir. Modele bağımlı değişken olarak da bölümsel bilgi açıklama düzeyini temsil eden Bilgi Açıklama Endeksi Puanı dahil edilmiştir.
Bilgi açıklama düzeyini belirlemeye yönelik analizin sonuçları Türkiye’de faaliyet gösteren ve BIST Tüm endeksine kayıtlı şirketlerin yaklaşık %30’unun bölümsel raporlama yaptığını göstermektedir. Bölümsel raporlama yapan 90 şirketin bilgi açıklama düzeyinin %50’lerde ve ortalama düzeyde olduğu belirlenmiştir. Bu bilgilere ek olarak şirketlerin halka açıklık oranı ortalaması %29, dört büyük denetim firması ile çalışma oranının ise %57’lerde olduğu görülmektedir.
Yapılan regresyon analizi sonucu bölümsel bilgi açıklama düzeyi ile şirket hacmi ve kaldıraç oranı arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Çalışmamızda doğrulanan hipotezlerden şirket hacmine ait olan mevcut literatür ile tutarlı iken kaldıraç oranı hipotezi hakkında literatürün tersi yönde bir sonuca ulaşılmıştır. Önceki çalışmaların büyük bir kısmında kullanılan ve araştırmaya konu olan şirket hacmi değişkeninin en yüksek açıklama gücüne sahip değişken olduğu kanıtlanmıştır. Bunun nedeni büyük ölçekli şirketlerde küçük ölçekli şirketlere nazaran özel bilgilerin açıklanmasının maliyetinin daha düşük olmasıdır. Büyük ölçekli şirketler artan sermaye ihtiyacı nedeniyle bölümsel raporlamayı şirketin uluslararası piyasalarda finansal durumunu ortaya koyma ve fon sağlama açısından potansiyel yatırımcıları bilgilendirme amacıyla bir işaret olarak kullanmaktadır. Çalışmamızda doğrulanan hipotezlerden biri de kaldıraç oranı ile ilgilidir. Bu durum ülkemizdeki şirketlerin yatırımcılar için bilgi asimetrisini azaltmaya çalıştığını göstermektedir. Buna ek olarak açıklanmayan bölümsel bilgilerin yüksek kaldıraç oranına sahip şirketler için önemli bir etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Yaptığımız bu araştırmanın çeşitli katkıları bulunmaktadır. Çalışmamız akademik bakış açısı ile değerlendirildiğinde ülkemizdeki şirketlerin bölümsel raporlama ile ilgili bilgi açıklama düzeylerinin ortaya koyulduğu ve bölümsel bilgilerin açıklanmasında etkili olan faktörlerin incelendiği önemli araştırmalardan biridir. Şirket paydaşları için de bu çalışmanın bulguları ülkemiz şirketlerinin yaptığı bölümsel raporlamanın kapsamını ortaya koyması açısından faydalı olacaktır.
Çalışmamız bazı kısıtları da bulunmaktadır. İlk olarak, sadece bölümsel raporlama yapan şirketler analize dahil edildiği için örneklem sayısı 90 ile sınırlandırılmıştır. İkincisi ise bu ve bundan önceki çalışmalarda da görülen ve bölümsel bilgilerin açıklanmasında yapılan puanlamanın doğasından kaynaklanan öznelliktir. Bununla birlikte bilgi açıklama konusunda yapılan daha önceki çalışmalarla benzer şekilde potansiyel önyargı ve belirsizliklerden kaynaklanan öznelliğin giderilebilmesi adına bazı konulara dikkat edilmiştir. Üçüncü olarak çalışmaya dahil edemediğimiz kurumsal yönetim kalitesi gibi bazı değişkenlerin bölümsel bilgi açıklama düzeyini etkileme olasılığıdır. Son olarak da yapılan çalışmanın kapsamının gereğinden fazla arttırılmaması adına şirketlerin bölümsel bilgi açıklama endeksine ilişkin maddeleri uygulama durumu analize dahil edilememiştir. Bu kısıtlara rağmen çalışmamız bölümsel raporlama konusunda literatüre önemli katkılarda bulunmaktadır. Yapılan araştırmada tek yıla ait yatay kesit veri kullanılmıştır. Mevcut bilgi açıklama yapısının zamanla değişebileceği tartışmalı bir konu olsa da bölümsel bilgiyi açıklayabilecek faktörleri belirlemede birden çok yılı dikkate alan zaman serisinin kullanılmasının daha güvenilir olacağı açıktır. Bu noktada tek yıl yerine TFRS-8’in uygulandığı tüm yıllar dikkate alınarak yapılacak bir çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Buna ek olarak TMS 14 ve TFRS 8’i birlikte ele alan ve bu iki standardın bilgi açıklama düzeyinin değişimi üzerindeki etkisini istatistiksel olarak karşılaştıran çalışmaların da literatüre katkı sağlayacağı söylenebilir.
